20 Haziran 2025, Cuma
22:01

Merhamette Buluştular: 17 Siyasi Parti ve 173 STK’yı Aynı Sahnede Birleştiren Gece!

GÜNDEM
Merhamette Buluştular: 17 Siyasi Parti ve 173 STK’yı Aynı Sahnede Birleştiren Gece!
CUMHUR HABER AJANSI / Murat GENÇ

Merhamette Buluştular: 17 Siyasi Parti ve 173 STK’yı Aynı Sahnede Birleştiren Gece!

Haber : Barış İyison / Ankara

4 dakika önce

0 3 21 dakika okuma süresi

Merhamette Buluştular: 17 Siyasi Parti ve 173 STK’yı Aynı Sahnede Birleştiren Gece!

Ankara Millet Bahçesi’nde düzenlenen 6. Merhamet ve Emek Ödül Töreni, Türkiye’nin dört bir yanından gelen kahramanları bir araya getirdi. 17 siyasi partinin üst düzey temsilcisi ve 173 sivil toplum kuruluşunun temsil edildiği gecede, iyilikte yarışanların hikâyeleri alkışlarla taçlandı. (DETAY HABER)

Merhamette Buluştular: 17 Siyasi Parti ve 173 STK’yı Aynı Sahnede Birleştiren Gece!

Merhametin Başkenti Ankara’da İnsanlık Ayakta Alkışlandı

Merhamet ve emeğin görünür kılındığı, iyiliğin alkışlandığı özel gece, sadece bir ödül töreni değil; insanlığın iç sesine verilen yankıydı. Altıncı kez düzenlenen Merhamet ve Emek Ödül Töreni, Ankara Millet Bahçesi’nde yüzlerce kişinin katılımıyla gerçekleşti.

Törene 17 siyasi partiden temsilciler, 173 sivil toplum kuruluşunun yöneticileri, eski bakanlar, milletvekilleri, belediye başkanları, sendika liderleri ve medya temsilcileri katıldı. Farklı dünya görüşlerinden gelen isimler, bu gecede ortak bir zeminde buluştu: merhamet.

Sunuculuğunu By Sempatik Yusuf Erbaş’ın üstlendiği gece, CUMHA Yönetim Kurulu Başkanı Seyfi Uzunkök tarafından açılış konuşmasıyla başladı.

Uzunkök: “İyiliğin Siyaseti Olmaz, Vicdanın İdeolojisi Yoktur”

CUMHA (Cumhur Haber Ajansı) Yönetim Kurulu Başkanı Seyfi Uzunkök, törenin açılış konuşmasında yazılı metni bir kenara bırakarak duygularını doğrudan ifade etti. Konuşmasında hem törende ödül alacak kişilerin hikâyelerine gönderme yaptı hem de törenin simgesel değerini dile getirdi:

“Merhamet ve Emek Ödül Töreni’nin altıncısını düzenliyoruz. Bu törenin çıkış noktası şuydu: Bu ülkede ödüller hak ettiği yere ulaşmıyor. O yüzden başladık.”

Uzunkök, konuşmasının en dikkat çeken anlarından birinde salondaki katılımcı çeşitliliğine işaret etti:

“Salonumuzda 17 siyasi partiden temsilci var. 173 sivil toplum kuruluşunun başkanları ve yöneticileri burada. Hepsi bugün burada aynı duyguda buluştu: Merhamet ve emek.”

Konuşmasında kendi babası Halil Uzunkök’e de özel bir yer ayıran Seyfi Uzunkök, törenin ilham kaynaklarından birinin “Sağolağa” lakaplı bu gönül insanı olduğunu anlattı:

“Bir kamyon elmayla çıkıp eve bir tabakla dönerdi. Biz kızardık, ‘Bize ne kaldı baba?’ derdik. Ama o sadece gülerdi. ‘Ev kalır, köy kalır… Yeter ki sen vermeyi bil’ derdi.”

Ve bu sözlerle bitirdi:

“Bu gece burada sadece ödüller verilmeyecek… Bu gece iyilik görünür olacak. Bu gece insanlık onurlandırılacak. Ve bu gece, ebediyete intikal etmiş İYİLERE sözümüz tutulmuş olacak: Merhamet kaldığı yerden devam ediyor.”

Özyakup: “Dünya hâlâ dönüyorsa, merhametle dönüyor”

Altındağ Belediye Başkan Yardımcısı Ahu Özyakup, ev sahibi kurum adına yaptığı kısa konuşmada salonda bulunan protokole ve katılımcılara hitap etti. Geceye Altındağ Belediyesi olarak ev sahipliği yapmaktan memnuniyet duyduklarını belirtti.

Konuşmasında yeni hizmete giren salon hakkında da bilgi veren Özyakup, Merhamet ve Emek Ödül Töreni’nin bu salonda ağırlanan ilk büyük etkinlik olduğunu söyledi:

“Sayın Başkanımız göreve geldikten sonra bu salonu yeniledik. Bu özel geceyle ilk kez kapılarını açtı. Merhamet ve emek kavramlarının böylesine yoğun biçimde konuşulacağı bir etkinliğe ev sahipliği yapmak bizim için oldukça kıymetli.”

Merhamet ve emeğin belediyecilik anlayışlarıyla birebir örtüştüğünü ifade eden Özyakup, kurum olarak bu iki kavramı temel alarak hareket ettiklerini söyledi:

“Belediyecilik bizim için sadece kaldırım, yol, bina yapmak değil; merhameti ve emeği örgütlemektir. Ekip ruhuyla çalışıyoruz. Bu kavramların önemini biliyoruz. Çünkü dünya hâlâ dönüyorsa, merhametle dönüyor.”

Konuşmasının sonunda CUMHA’ya teşekkür eden Özyakup, ödül alacak katılımcıları da tebrik ederek sözlerini tamamladı:

“Bu organizasyonu gerçekleştiren Cumhur Haber Ajansı’na ve bu geceye anlam katan tüm misafirlere teşekkür ediyorum. Ödül alacak dostlarımızı gönülden kutluyorum. Saygılar sunuyorum.”

Şehit Astsubay Kıvanç Kaşıkçı’ya Anlamlı Ödül

Feribot iskelesinde aracıyla denize düşen 70 yaşındaki bir adamı kurtarıp olay yerinden sessizce ayrılan kişinin, iki yıl sonra şehit düşen Bordo Bereli Astsubay Kıvanç Kaşıkçı olduğu törende ilk kez resmi olarak anons edildi.

CUMHA arşivleriyle belgesellere de konu olan bu sessiz kahramanlık hikâyesi, törende tekrar sahneye taşındı. Kaşıkçı’nın hikâyesi anlatıldıktan sonra ailesi adına Nurcan Erdoğan sahneye davet edildi.

“Ben yıllardır şehit aileleriyle ilgilenen bir öğretmenim. Kıvanç Kaşıkçı’nın ailesi adına buradayım. Annesi ölene öksüz, babası ölene yetim deniyor ama evladını kaybedene bir isim konmuyor. Bu acının bir tarifi yok.”

Konuşma sırasında salonda duygusal anlar yaşandı. Ardından ödülün takdimi için sahneye çıkan Türkiye Büyük Millet Meclisi 22. Dönem Başkanı Bülent Arınç, törende bulunma nedenini bu örnek olay üzerinden değerlendirdi.

Arınç: “Merhamet artık eczanede aranan bir değer haline geldi”

Bülent Arınç, ödül takdiminden sonra yaptığı konuşmada törenin temasına dikkat çekti. Merhamet ve emek gibi kavramların günümüz dünyasında değerini kaybetmeye başladığına işaret etti.

“Bu ödül vesilesiyle çok kıymetli bir hatırayı yaşadık. Bir insanın hayatını kurtarıyor ve ismini bile söylemeden gidiyor. Alkış da beklemiyor, teşekkür de.”

Konuşmasında modern toplumda değerlerin içinin boşaldığını vurgulayan Arınç, sosyal medyada sıkça dolaşan “iyilik” temalı içeriklerin gerçek hayatta nadir görüldüğüne dikkat çekti:

“Artık merhamet gibi kelimeler sosyal medyada aforizmalara dönüştü. Gerçek karşılığı olan insanlar çok azaldı. Eskiden biri para bulsa sahibini arardı. Şimdi bu davranış normal değil, istisna kabul ediliyor.”

CUMHA’nın bu tarz organizasyonlarıyla topluma hatırlattığı değerleri önemli bulduğunu ifade eden Arınç, sözlerini şu ayetle tamamladı:

“Kur’an-ı Kerim’de buyurulduğu gibi: ‘İnsana ancak çalıştığının karşılığı vardır.’ (Necm Suresi, 39). Yani bugün burada hem merhameti hem de emeği takdir etmek aynı zamanda inancımızın da bir gereğidir.

Terk edilmiş bebeği emzirerek hayata bağlayan acil tıp teknikeri Durmaz: “Bu ödülü, kalbimde yer eden o bebeğe ithaf ediyorum”

Terk edilmiş bir bebek vakasına ambulansla giden acil tıp teknikeri Büşra Durmaz, bebekteki emme refleksini fark ettiğinde kendi sütüyle onu emzirmiş, ardından hastanede de yanından ayrılmamıştı. Durmaz’ın süt annelik yaptığı bebek Nisa Mihriban ismiyle Türkiye’nin gündemine oturdu. O geceye dair sessizce yazdığı mektup ve ambulans içindeki bağ, törende duygusal bir anıya dönüştü.

Durmaz ödülünü aldıktan sonra mikrofonu eline aldığında salonda tam bir sessizlik hâkimdi:

“Videoyu izlerken duygulandım, kusura bakmayın. Bu ödülü sadece kendi adıma değil, sahada çalışan ve adı duyulmayan tüm sağlık personeli adına alıyorum. Ve kalbimde çok büyük yer bırakan o bebeğe ithaf ediyorum.”

Sözleri salonda yankılandıktan sonra alkışlarla karşılık buldu. Konuşmasında herhangi bir kahramanlık anlatısından kaçınan Durmaz, sade bir teşekkürle kürsüden ayrıldı.

Arıkan: “Kötülüğe karşı bile iyiliği bırakmamak bir inanç meselesidir”

Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Durmaz’a ödülünü takdim ettikten sonra yaptığı konuşmada iyiliğin gücüne dair tarihsel bir bakış sundu. Törenin ruhunu ve Büşra Durmaz’ın yaptığı hareketin anlamını şu sözlerle özetledi:

“Büşra Hanım bir ibadeti yerine getirdi. Sadece merhamet göstermedi, aynı zamanda insanlığa örnek oldu. Bu ödül de o anlamın kendisine değil, temsil ettiği duyguya veriliyor.”

Konuşmasında Hazreti Ali’nin “Biri bana kötülük yaparsa iyilikle karşılık veririm. Yine yaparsa yine iyilikle…” sözlerini hatırlatan Arıkan, iyilikten vazgeçmemenin esas olduğunu belirtti:

“O kötülükten vazgeçmeyebilir ama ben iyilikten vazgeçmem. Bugün burada gördüğümüz tüm örnekler, bu direnişin sessiz tanıkları.”

CUMHA’ya da kısa bir teşekkür ileten Arıkan, şu ifadeyle konuşmasını tamamladı:

“İyilik haberlerine bu kadar hasret kalmışken, bu gece bize yeniden nefes oldu. Merhamet ve emek değerini yükselten herkese teşekkür ediyorum. Nice 60., 70. ödül gecelerini de görmek nasip olsun.”

Aksakal: “Merhamet, Türk milletinin karakteridir”

DSP Genel Başkanı Önder Aksakal, törende yaptığı değerlendirmede merhametin ve emeğin yalnızca duygusal değil, tarihsel ve kültürel kodlarla örülü birer yapı taşı olduğunu ifade etti.

“Merhamet, sadece İslam’ın değil; bu milletin karakterinin özüdür. Biz, zayıfı ezmeyi değil; elinden tutmayı bilen bir milletiz.”

Ödül alanların her birinin bu mirasa sahip çıktığını ifade eden Aksakal, “Bu tür organizasyonlar, geleneksel değerlerin modern toplumla bağını kurar. CUMHA’yı tebrik ediyorum” dedi.

Yolda bulduğu altını polise teslim eden lise öğrencisi Okçu: “Benim en büyük muhasebem, Müslüman olmamdır”

Gaziantep’te bir lise öğrencisi, yolda yürürken bir cüzdan buldu. Cüzdanın içinden çıkan altınları görünce hemen ailesine haber verdi ve annesiyle birlikte karakola giderek altınları teslim etti. Cüzdan sahibine ulaşan emniyet yetkilileri, bu davranışın örnek teşkil ettiğini belirtti. Ödül, o öğrencinin adı: Ahmet Okçu’ya verildi.

Sahneye çıktığında kısa ama dikkat çeken bir cümleyle konuşmasını tamamladı:

“Cumhur Haber Ajansı ekiplerine ve hocalarıma teşekkür ederim. Bu ödül, burada bulunmak büyük mutluluk. Sadece bir cümle söylemek istiyorum: Benim en büyük muhasebem, Müslüman olmamdır.”

Bu sözlerin ardından salonda alkış yükseldi. Mütevazı duruşu ve ifadesi, törendeki diğer konuşmaların da anlamını pekiştiren bir noktaya yerleşti.

Enginyurt: “Börek taşımaktan birbirini tanımaya, oradan merhameti unutmaya…”

Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili Cemal Enginyurt, ödülün ardından yaptığı konuşmada, modern toplumun duyarsızlaşmasına ve birlikte yaşama kültürünün kaybına dikkat çekti:

“Nasıl bu kadar merhametsiz olduk? Nasıl birbirimize bu kadar acımasız hale geldik? Nasıl bu kadar nefret dolduk?”

Sosyal ilişkilerin zayıfladığını vurgulayan Enginyurt, geçmişte komşulukla başlayan paylaşma kültürünün giderek azaldığını söyledi:

“Eskiden biri yeni taşındığında börek, sarma yapılırdı. ‘Mutfağını kuramaz’ diye… Bugün apartmanlarda komşular birbirini tanımıyor.”

Konuşmasında hem dini hem milli referanslarla ortak duygulara hitap eden Enginyurt, salondaki birlikteliği şöyle yorumladı:

“Allah Resulü diyor ki: ‘İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olmazsınız.’ Bugün burada bu sevgi var.”

Ve konuşmasını şu temenniyle tamamladı:

“Allah merhametli insanların sayısını artırsın. Hacı Bektaş-ı Veli’nin dediği gibi bir olalım, iri olalım, diri olalım. Mustafa Kemal Atatürk’e yakışır bir millet olalım.”

Depremzede bir çocuğa kitap sözü verip yüzlerce okul kuran gönüllü Ertuğrul: “Ben o gün kitap sözü verdim, geri dönmek de nasip oldu”

Antalya İl Sağlık Müdürlüğü’ne bağlı 112 personeli olan Havva Aydanur Ertuğrul, 6 Şubat depremlerinin ardından görevle gittiği Hatay’dan resmî görevi sona erse bile ayrılmadı. Enkazdan çıkan bir öğrencinin, “Kitaplarım gitti” sözü üzerine harekete geçti. Başlattığı kampanya binlerce kişiyi harekete geçirdi, çadır okullardan kütüphanelere, konteyner sınıflardan burslara kadar yüzlerce projeye dönüştü.

Sahneye çıktığında ilk sözü bir cümleye sıkıştırılmış bir yemin gibiydi:

“Ben o gün kitap sözü verdim. Tüm kitapseverler, yayınevleri, öğrenciler ve gönüllülerle birlikte o sözümüzü tuttuk.”

Konuşmasında asıl ödülün kendisi olmadığını, o sözü paylaşan ve büyüten insanlar olduğunu vurguladı:

“Bugün Hatay’da annesini ve babasını kaybetmiş çocuklara ev yapıyoruz. Kütüphaneler kuruyoruz. Kitaba ulaşamayan hiç kimse kalmasın istiyoruz.”

Teşekkürünü kişilere değil, dayanışmanın kendisine yönelten Ertuğrul, “Tüm gönüllülere, eğitimcilere, kitap taşıyan herkese teşekkür ediyorum” diyerek kürsüden ayrıldı.

Başesgioğlu: “Birinden kir akar, birinden nur…”

Eski İçişleri, Devlet ve Çalışma Bakanı Murat Başesgioğlu, ödülün ardından yaptığı konuşmada “iyilik” kavramını şiirsel ama net bir dille tarif etti. Konuşmasına şu ifadelerle başladı:

“Böyle bir gecede burada olmaktan dolayı memnunum. CUMHA’yı ve Seyfi Uzunkök’ü, yıllardır değerlerin altını çizdiği için takdir ediyorum.”

Konuşmasında Necip Fazıl’dan, Mevlana’ya uzanan referanslarla gecedeki isimleri manevi bir çerçeveye oturttu:

“Oluklar çift; birinden kir akar, birinden nur. Bir tarafta çocuğunu ormana atanlar, bir tarafta hiç tanımadığı yavruya süt verenler… Bu coğrafyada merhametin her çeşmesinden nur akmalı.”

Son cümlesi salondaki birçok ismin gözlerine baktığı bir noktayı tarif ediyordu:

“Mevlana ne diyordu? Şefkatte ve merhamette güneş gibi olun. Bu gece, o güneşin ışığını burada gördük.”

Camiye girip kendine zarar vermek isteyen kişiyi kurtaran imam Kiraz: “Bugün burada, anlattıklarımızın karşılığını yaşadık”

Sakarya’nın Kurtköy Mahallesi’ndeki bir camide, tesbihat sırasında yaşanan bir olay, kısa süre içinde olası bir faciaya dönüşmeden sonlandı. Cami imamı Muharrem Kiraz, kendine zarar vermek üzere camiye gelen bir kişiyi fark etti. Elindeki bıçağı gören Kiraz, tesbihat arasında cemaati paniğe sevk etmeden müdahale etti ve şahsı etkisiz hale getirdi. Cemaatin de yardımıyla bıçak alınarak bir hayat kurtarıldı.

Kiraz sahnede yaptığı konuşmada, üç yıldır görev yaptığı camide her zaman “rahmet” kavramını anlattığını belirtti. Bu davranışın bir plan dahilinde değil, içten gelen bir refleksle gerçekleştiğini şu sözlerle ifade etti:

“Bugün burada, cemaatimize anlattığımızın karşılığını bizzat yaşadık. Merhamet, sadece konuşulacak değil, gerektiğinde gösterilecek bir duygudur.”

CUMHA tarafından ödüle layık görülmesini ise şu şekilde değerlendirdi:

“Seyfi abimize bizi bu ödüle layık gördüğü için teşekkür ediyorum. Peygamber Efendimizin buyurduğu gibi: ‘Yeryüzündekilere merhamet edin ki, gökyüzündekiler de size merhamet etsin.’”

Konuşmasını selamla tamamlayan Kiraz, kürsüden kısa sürede ayrıldı.

Karakaya: “Bu toprakların mayasında merhamet vardır”

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mevlüt Karakaya, ödül takdiminden sonra yaptığı konuşmada merhamet, iyilik ve cesaretin günümüzde çoğu zaman görünmez olduğunu ancak bu tür ödüllerin bu görünmeyeni görünür kıldığını ifade etti:

“Bugün burada parayla, makamla değil; iyilikle, merhametle, vicdanla yücelen insanların hikâyelerini dinledik.”

Muharrem Kiraz’ın gösterdiği cesaretin sıradan bir refleks olmadığını belirten Karakaya, sözlerini şu cümleyle sürdürdü:

“Hocamızın yaptığı, inancımızda, kültürümüzde, insanlık değerlerinde çok kıymetli bir harekettir. Allah kendisinden razı olsun.”

Konuşmasının sonunda farkındalık vurgusu yaptı:

“Bu ödül aslında bir farkındalık. Bizlerin göremediği nice iyilikler, fedakârlıklar var. Merhamet, iyilik ve fedakârlık bu toprakların mayasıdır. Teşekkür ediyorum.”

Yüzme bilmemesine rağmen üç kişiyi boğulmaktan kurtaran gazeteci Genç: “Orada üç kişiyi kurtardım, burada başka bir şeyi gördüm”

Erzurum’un Tortum Şelalesi’nde yaşanan olayda, suya düşen bir kadın ve küçük kız çocuğu, ardından onları kurtarmaya çalışan bir adam, azgın suyun ortasında mahsur kaldı. O sırada bölgede görevli olarak bulunan gazeteci Murat Genç, yüzme bilmemesine rağmen tereddütsüz şekilde suya atladı. Sabit bir kayaya tutunarak üç kişiyi peş peşe sudan çıkardı. Görgü tanıklarının cep telefonlarıyla kaydettiği görüntüler sosyal medyada hızla yayıldı.

Sahneye çıktığında önce ailesine ve hocalarına teşekkür eden Murat Genç, ardından salondaki tabloya dikkat çekti:

“Biz orada üç kişiyi kurtardık ama ben burada farklı bir şeyi daha söylemek istiyorum. Karşımda farklı siyasi görüşlerden insanları görüyorum. Bu birlik ruhunun sürmesini diliyorum. Allah hepinizden razı olsun.”

Konuşmasında siyasi göndermeye kaçmadan “ortak bir ruh” vurgusu yapan Genç, sözlerini kısa tutarak sahneden indi.

Çömez: “Hayat kurtarmak cesaret ister, bu tören samimiyeti gösterdi”

İYİ Parti Grup Başkanvekili Op. Dr. Turhan Çömez, ödül törenine ilk kez katıldığını belirterek konuşmasına başladı:

“Bugüne kadar birçok ödül verdim ama böylesine anlamlı ve kıymetli bir ödül törenine ilk defa katılıyorum.”

Konuşmasında Anadolu kültürüne ve kurucu değerlerin mirasına dikkat çeken Çömez, hem kişisel hikayesini hem de törendeki atmosferi birleştirdi:

“Ben okuma yazması olmayan bir ailenin çocuğuyum. Elektriksiz, susuz bir köyde büyüdüm. Bu millet beni imam hatipte okuttu, hekim yaptı, Ankara’ya gönderdi. Şimdi görevimiz, bu değerlere layık olmak.”

Salondaki birlik tablosuna dikkat çeken Çömez, şu sözle bitirdi:

“Burada gördüğüm şey, sadece iyilik değil, aynı zamanda samimiyetin hâlâ bu topraklarda yaşadığıdır. İyilik daim olsun, güzellik daim olsun. Teşekkür ederim.”

Deprem bölgesine 9 saatte iş makinesi ulaştıran şoför Budak: “Bir cana can olalım diye yola çıktık, başka bir şey için değil”

6 Şubat depreminde İstanbul’dan yola çıkan şoför Kazım Budak, gece boyunca hiç durmadan iş makinesi taşıdı. Hedefi netti: “Belki bir can daha kurtarırız.” Kilometre göstergesini peçeteyle kapatıp Elbistan’a 9 saatte ulaştı. Sosyal medyada yayılan bir video sayesinde, kamuoyunun dikkatini çeken bu isim, sahneye alkışlarla davet edildi.

Konuşması kısa, mesajı netti:

“Bu ödülü almak için bir şey yapmadık. Alkış için değil, insan için yola çıktık. Şeyh Edebali’nin dediği gibi: ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.’”

Kazım Budak, davranışını büyük bir kahramanlık olarak görmediğini belirtti. Sözü fazlaca uzatmadan selamla kürsüden ayrıldı.

Özdağ: “Bu milleti ayakta tutan; merhamet, ahlak ve liyakattir”

Yeniyol Partisi Grup Başkanvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ, ödül takdimi sonrası yaptığı konuşmada, Budak’ın davranışının sıradan bir sevk değil, bir karakter meselesi olduğunu söyledi:

“Bu millet merhametlidir, emeğin karşılığını bilir. Ama yönetenlerin de aynı vasıfları taşıması gerekir. Liyakat, ehliyet ve ahlak; devletin temelidir.”

Konuşmasının devamında kültürel ve dini referanslarla törendeki atmosferi değerlendiren Özdağ, şöyle konuştu:

“Biz bu toprakları sadece kılıçla değil; merhametle, kalemle, sözle fethettik. Merhamet, bizim asıl gücümüzdür.”

Konuşmasında Necip Fazıl’ın “Reis Bey” oyunundan da alıntı yapan Özdağ, sözlerini şu ifadeyle bitirdi:

“Bu milletin her bireyi merhametli olursa, başka kimseye ihtiyaç duymaz. Bu ödül töreni, bize bunu tekrar hatırlattı. Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti, yaşasın merhametli milletimiz.”

Sosyal medyada yardım ağı kurarak binlerce kişiye ulaşan gönüllü Oyanık: “O bataklıkta gül olalım istedik”

Ankara’da yıllardır bireysel çabalarıyla onlarca ihtiyaç sahibine ulaşan Yasin Oyanık, yardım faaliyetlerini bir derneğe dönüştürdü. “Ankara Abisi” ismiyle tanınan Oyanık, üniversite öğrencilerinden doğmamış bebeklere kadar her yaş grubuna destek verdi. Gerçek hayatta iz bırakan bu iyilik hareketi, sosyal medya etiketlerinden çok sokağın gerçeğini taşıyor.

Ödülünü almak üzere sahneye çıktığında, birçoklarının “girilmez” dediği sosyal medyaya neden girdiğini şu sözlerle açıkladı:

“Sosyal medyada ‘Orası bataklık, ne işin var’ diyenler oldu. Ama biz o bataklıkta gül olalım istedik. Gençlere örnek olmalıyız.”

Yasin Oyanık, konuşmasında sosyal medya başarısını da inkar etmedi, ancak asıl hedefin sokakta iz bırakmak olduğunu vurguladı:

“5 yıldır sosyal medyada görünürüz ama hedefimiz gerçek hayatta çocuklara ve gençlere iyi örnek olmak. Allah razı olsun.”

Altınöz: “Bu milletin külünü üflesen altından iman çıkar”

Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Altınöz, Genel Başkan Fatih Erbakan’ı temsilen törende yer aldı. Ödül takdimi sonrası yaptığı konuşmada, merhametin yalnızca bireysel değil, toplumsal bir direniş biçimi olduğunu belirtti:

“Bu milletin külünü üflesen altından iman çıkar. Bugün burada o inancın ve merhametin karşılığını görüyoruz.”

Altınöz, Yasin Oyanık’ın yürüttüğü iyilik hareketini hem bireysel hem de kitlesel anlamda kıymetli bulduğunu belirtti. Konuşmasında aynı zamanda organizasyona da değinerek şunları söyledi:

“Seyfi Uzunkök’ün 6 yıldır sürdürdüğü bu anlamlı organizasyona her yıl katılmak bizim için gurur verici. Bu millet merhametle ayakta kalır.”

Konuşmasını kısa tuttu şu cümleyle tamamladı:

“Bu millet, imanla ve merhametle tüm kirli projelere karşı duracaktır. Tüm ödül alanları yürekten kutluyorum. Allah bu milleti korusun.”

Restoranda boğulan bir kadını Heimlich manevrasıyla kurtaran eski hakem Dereli: “Bu kadar kötülüğün içinde iyiliği hatırlatmak çok kıymetli”

Bir restoranda yaşanan olay, yalnızca saniyelik bir müdahale ile bir kadının hayatının kurtulmasıyla sonuçlandı. Eski Süper Lig hakemi ve beden eğitimi öğretmeni Selçuk Dereli, eşinin işlettiği restoranda boğazına lokma kaçan bir müşteriye Heimlich manevrasıyla müdahale etti. Kamera kayıtlarına da yansıyan olayda, hızlı refleksi sayesinde kadın hayata döndü.

Sahneye çıktığında konuşmasında törendeki atmosferin kendisini etkilediğini ifade eden Dereli, kısa ve öz bir vurguyla konuşmasını tamamladı:

“Merhametli insanın ne kadar kıymetli olduğunu bu gece bir kez daha gördük. Bu kadar kötülüğün yaşandığı bir dünyada iyilikleri hatırlatmak her zaman çok kıymetlidir.”

Ersever: “Merhamet artık lüks değil, zarurî bir ihtiyaçtır”

Cumhuriyet Halk Partisi Ankara Milletvekili Aliye Timisi Ersever, ödülü takdim ettikten sonra yaptığı konuşmada, Selçuk Dereli’nin uzun yıllardır tanıdığı biri olduğunu belirtti. Dereli’nin davranışını “şaşırtıcı değil ama gurur verici” olarak nitelendirdi:

“Kendisinden fazlasını beklediğimiz bir insan olarak, bu davranışıyla bizi bir kez daha gururlandırdı.”

Konuşmasında güncel toplumsal sorunlara da değinen Ersever, Türkiye’de yaşanan şiddet vakalarına ve toplumsal merhamet krizine işaret etti:

“Bugün sokak hayvanlarından kadın cinayetlerine, nedenini bilemediğimiz şiddetlere kadar birçok alanda merhamete daha çok ihtiyaç var.”

Ersever, sözlerini şu temenniyle tamamladı:

“Umarım bir gün dünya, insanlığın huzurla yaşayabileceği bir yer olur. Ve biz de o gün, bu ödülleri geçmişin utancı değil, geleceğin temeli olarak hatırlarız. Teşekkür ediyorum.”

Simit bulamadığı için bekleyen vatandaşa kendi simidini veren inşaat işçisi Hakimi: “Allah iyiliği daim kılsın”

Karabük’te bir simit kafede yaşanan küçük bir an, törende en çok alkış alan hikâyelerden birine dönüştü. Kafeye gelen bir vatandaş, “Simit bir saat sonra çıkacak” cevabını aldıktan sonra beklemeye başladı. O anı fark eden inşaat işçisi Asadullah Hakimi, kendi aldığı simidi bekleyen vatandaşa uzattı. “Bir saat burada oturmasın” diyerek yaptığı bu paylaşım, güvenlik kamerasına yansıdı ve yaygınlaştı.

Sahneye çıkan Hakimi, sade ama içten bir konuşmayla duygularını paylaştı:

“Bu gece burada olmak benim için büyük bir onur. Böyle güzel insanların arasında yer almak mutluluk verici. Allah iyiliği daim kılsın.”

Konuşmasında öne çıkma niyeti taşımadığını, yapılan iyiliğin samimi olduğunu vurguladı. Sözünü fazla uzatmadan, sahneden alkışlarla indi.

Şahin: “Alın teriyle yetişen her evlada saygımız sonsuzdur”

DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Av. İdris Şahin, törende yaptığı konuşmada Hakimi’nin davranışının basit ama etkili olduğunu vurguladı. Emek ve merhamet kavramlarının günümüzde yeniden hatırlatılmaya ihtiyacı olduğunu belirtti:

“Merhamet ve emek gibi iki kavramı bu çağda bu kadar güçlü hatırlatan bir tören az bulunur.”

Konuşmasının son bölümünde aile değerlerine ve emeğe özel bir vurgu yaptı:

“Alın teri ve akıl teriyle çocuklarını yetiştiren her aileye saygılarımı sunuyorum. Emek ve merhamet gecesinde bulunan herkesi gönülden kutluyorum.”

Konuşmasını kısa tuttu ve tüm organizasyona teşekkür ederek sahneden ayrıldı.

Deprem sonrası binlerce çocuğa kıyafet, umut ve kitap ulaştıran gönüllü kadın Aykanat: “Merhamet, sevginin eyleme dönüşmüş halidir”

6 Şubat depreminin ardından Hatay’da kendi yaralarını unutup başkalarının yarasına koşan isimlerden biri Gülseren Aykanat oldu. Evini, yakınlarını kaybetti ama bölgeyi terk etmedi. “İyilikte Buluşanlar” isimli gönüllü platformla yüzlerce çocuğa kıyafet, yaşlılara bakım desteği, depremzedelere umut taşıdı. Sahada, battaniyelere sarılı cansız bedenlerin arasından geçerken bile çocukların elini tutmayı bırakmadı.

Sahneye çıktığında yüzlerce kişi onu ayakta alkışladı. Gülseren Aykanat, duygularını saklamadan ama büyük bir tevazu içinde şu sözlerle konuştu:

“Burada bulunmaktan çok mutluyum. Birilerini sevindireceğimiz hiç aklıma gelmezdi. Bu onurlu ödülü bize layık gören herkese teşekkür ediyorum.”

Konuşmasının devamında 6 Şubat’ta yaşanan felakete gönderme yaparak o günleri şu sözlerle anlattı:

“6 Şubat günü merhametin gücü, acıların ortasında şifa oldu. O sesini duyuramayanlara ses, yuvasız kalanlara umut oldu. Biz de o şehirde bu umudu taşıyanlardan olduk.”

Kürsüden ayrılmadan önce tek bir vaatte bulundu:

“Bize ihtiyaç duyulan her yerde var olmaya devam edeceğiz.”

Yılmaz: “Adı iyilik, soyadı merhamet olan bir milletin evladıyız”

Ankara Kent Konseyi Başkanı Halil İbrahim Yılmaz, Gülseren Aykanat’a ödülünü takdim ettikten sonra yaptığı konuşmada geceye damga vuran cümlelerden birini kurdu:

“Adı iyilik, soyadı merhamet olan bir milletin evladıyız.”

Konuşmasında ödül töreninin simgesel değerine dikkat çeken Yılmaz, toplumda iyilik kavramının güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı:

“Bu toprakların ekmekten, sudan daha çok merhamete ihtiyacı var. Bizim evimizde, her hanede bir merhametli birey yetişmeli.”

CUMHA’nın bu alanda öncü rol üstlendiğini söyleyen Yılmaz, organizasyonun değerini şu sözle ifade etti:

“Seyfi Uzunkök’ün başlattığı bu iş çok kıymetlidir. Her evde bir merhamet abidesi büyüsün diye çalışıyoruz.”

Hastanede moral dağıtarak hastaların yüzünü güldüren veri giriş personeli Özata: “Sağlık sadece bedenle değil, kalple de ilgilidir”

Ankara Şehir Hastanesi’nde veri giriş personeli olarak görev yapan Canberk Özata, sağlık sisteminin en görünmeyen halkalarından birini temsil ediyor. Hastaların kayıt işlemleriyle ilgilenmenin ötesine geçerek, onları karşılarken sergilediği güler yüz ve içten iletişimle, kuruma gelen birçok kişiye moral kaynağı oldu. Zamanla, ismi hastalar arasında yayıldı; bazıları onu görmek için kayıt sırasını bekler oldu.

Sahneye çıktığında ilk cümlesi mesleğin rutininden çok duygusal yüküne dairdi:

“Hastaların gözlerinde kimi zaman bir korku, kimi zaman kayıp, kimi zaman da endişe görüyoruz.”

Konuşmasında, teknik bir görev gibi görünen mesleğin insan tarafını vurguladı:

“Sistem üzerinden kayıt alırken aynı zamanda onların duygularını da anlamaya çalışıyorum. Sağlık sadece bedenle değil, kalple de ilgilidir.”

Kendisine verilen ödülü sadece kendi adına değil, sahada çalışan tüm görünmeyen sağlık personeli adına aldığını belirterek konuşmasını tamamladı:

“Bu ödül için çok teşekkür ediyorum. Tüm sağlık çalışanları adına alıyorum.”

Sungurluoğlu: “En hayırlı insan, insanlara faydalı olandır”

Yüksek İhtisas Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kadir Sungurluoğlu, meslektaş bir sağlık çalışanı olarak Özata’ya ödül vermekten duyduğu memnuniyeti dile getirerek konuşmasına başladı:

“Canberk kardeşime ödül vermekten özel bir onur duydum. Ben de bir sağlık çalışanıyım. İnsan sağlığına hizmet edenlerin yaşadığı duyguları çok iyi bilirim.”

Konuşmasında törenin genel yapısını da değerlendiren Sungurluoğlu, ödül alanların sadece bireysel değil, toplumsal karşılığı olan hikâyelere sahip olduklarını ifade etti:

“Bu akşam ödül alan her biri birbirinden kıymetli vatandaşımızı yürekten kutluyorum. CUMHA ve Seyfi Uzunkök, bu örnek insanları görünür kılmakla büyük bir öncülük yaptı.”

Sözlerini Hz. Peygamber’in bir hadisiyle noktaladı:

“En hayırlı insan, insanlara faydalı olandır. Bu duyguyu bize yaşatan herkese teşekkür ederim.”

Yıllarca dağ köylerine su taşıyan ve adı unutulmayan emektar Şen adına Çoban: “Bu ödülü teslim almak benim için büyük bir onur”

Nevşehir’in kırsal köylerinde, yıllarca su taşıyarak insanların hayatına dokunan Mevlüt Şen, yaşamını kaybettikten sonra sessiz hizmetinin sesi bu törenle duyuruldu. Adına verilen ödül, yalnızca bir bireyin değil, aynı zamanda “görünmeyen ama vazgeçilmez” emeğin de simgesi olarak sahneye taşındı.

Ödülü, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreter Yardımcısı Naim Çoban teslim aldı. Konuşmasında hem duygusal bir bağ hem de kurumsal bir saygı tonunu taşıdı:

“Bu ödülün Mevlüt Şen adına bana teslim edilmesi benim için büyük bir onur. Aslında bu ödüle layık olan birçok isimsiz kahraman var.”

Mevlüt Şen’in kimseye anlatmadığı ama herkesin fark ettiği emeğine dikkat çeken Çoban, törenin işlevini şöyle özetledi:

“CUMHA’nın bu güzellikleri görünür kılması, bizlere bu duyguyu yaşatması çok kıymetli. Tüm ödül alanları kutluyorum, emeği geçenlere teşekkür ediyorum.”

Basa: “Olumsuzluklar değil, iyilikler konuşulsun diye buradayız”

TİMBİR Genel Başkanı Dr. Süleyman Basa, ödül takdimi sonrası yaptığı konuşmada, bu tip organizasyonların medyaya düşen sorumluluğu da hatırlattığını söyledi:

“Bu ödül töreninin en önemli tarafı, unutulan değerleri tekrar hatırlatıyor olmasıdır.”

Konuşmasında medya dünyasında sıklıkla karşılaşılan olumsuz haber akışlarına da değinen Basa, Merhamet ve Emek Ödül Töreni’nin bu kalıpları kırdığına işaret etti:

“Medyada genellikle olumsuzluklar ön plandadır. Oysa bu gece, iyilikleri, merhameti ve emeği konuşuyoruz.”

Son cümlesinde hem CUMHA’ya hem de organizasyonun tüm paydaşlarına teşekkür ederek konuşmasını tamamladı:

“Medyayı temsil eden biri olarak, bu anlamlı etkinlikte emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.”

21 yıl boyunca terk edilmiş eşeğe bakan vefakâr köylü İkinci adına Arıkan: “Onlarca ödül aldım, onlarca ödül verdim ama bu ödül başka”

Elazığ’ın Ağın ilçesinde yaşayan Turan İkinci, yıllar önce yaşlılığı nedeniyle yük taşıyamadığı için kırsalda terk edilen bir eşeği sahiplenmişti. Ona “Minik” adını verdi, evinin bahçesine barınak yaptı ve 21 yıl boyunca bakımını üstlendi. Hiçbir zaman çalıştırmadı, sırtına semer vurmadı. Bu hikâye, insana duyulan değil; cana ve sadakate gösterilen bir vefanın sembolü olarak törende anıldı.

Ödül, Kültür ve Turizm Bakanlığı Daire Başkanı Sanem Arıkan’a takdim edildi. Arıkan, sahnede yaptığı konuşmada törendeki hiçbir ödülün bu kadar derinden hissettirmediğini söyledi:

“Bu ödül yüreğimi titretiyor. Kalbim pat pat atıyor. Onlarca ödül aldım, onlarca ödül verdim ama bu ödül başka.”

Konuşmasında törenin genel duygusuna ve gece boyunca verilen mesajlara da değindi:

“Dünya kötüye giderken sizlerin davranışları bizlere umut oluyor. Emek çok kıymetli, merhamet çok kıymetli. Ama en kıymetlisi vefa. Bugün burada vefa gösteriliyor.”

Seyfi Uzunkök ve CUMHA ekibine teşekkür ederek konuşmasını şu sözlerle tamamladı:

“Bu gece burada ödül alan herkesi içtenlikle kutluyorum. Sizler bizim için çok önemlisiniz. Allah hepinizden razı olsun.”

Ekmen: “Kötülük pompalanırken iyiliği ödüllendirmek cesaret ister”

Yeniyol Partisi Grup Başkanvekili Mehmet Emin Ekmen, ödül takdimi sonrası yaptığı kısa konuşmada, medyanın ve toplumun gündeminde daha çok negatif haberlerin yer aldığına dikkat çekti:

“Bugün toplumun her yerinde kötü, çirkin, ayıp ve suç olan olaylar medyada pompalanıyor.”

CUMHA’nın bu ödül programıyla tam da bu gürültünün ortasında sessiz ama anlamlı bir duruş sergilediğini vurguladı:

“İyiliği, vefayı, merhameti bu kadar net ortaya koyan bir tören çok değerli. Seyfi Uzunkök ve ekibini yürekten tebrik ediyorum.”

Konuşmasının sonunda kısa ama çarpıcı bir notla tamamladı:

“Hayatın herhangi bir anında gözlem altında olduklarını bilmeden iyilik yapan insanlar, bu toplumun vicdanını taşıyor. Onlara teşekkür borçluyuz.”

Türkoğlu: “Merhametin ve emeğin ödüllendirilmesi, bugünün en doğru davranışıdır”

İYİ Parti Bursa Milletvekili Selçuk Türkoğlu, Merhamet ve Emek Ödül Töreni öncesinde yaptığı açıklamada, dünyanın bugün en çok ihtiyaç duyduğu şeyin vicdan ve insaf olduğunu belirtti.

“Bugün kötülük, adaletsizlik, zulüm ve haksızlık almış başını gitmişken; merhametli davranışların görünür kılınması ve emeğin teşvik edilmesi, siyasetten bağımsız olarak takdir edilmesi gereken bir tavırdır.”

Türkoğlu, etkinliğe katılmak için TBMM Genel Kurulu’nu bırakıp geldiğini belirterek konuşmasına şu sözlerle son verdi:

“Genel Kurul’a dönmeden önce buraya gelip bu kıymetli törene eşlik etmek istedim. Merhametin kurumsallaşması, toplumun vicdanına yeniden temas etmesi için emeği geçen herkesi kutluyorum.”

Kılıç: “Bu milletin özünde vefa ve kadirşinaslık vardır”

Saadet Partisi Antalya Milletvekili Şerafettin Kılıç, törende yaptığı açıklamada, küçük bir kişisel anekdotla merhametin hâlâ bu topraklarda yaşadığını hatırlattı.

“Otel çıkışında unuttuğum çanta, tanımadığım bir yurttaş tarafından karakola teslim edilmişti. Bu basit gibi görünen ama çok kıymetli davranış, bu milletin hâlâ vefayı yaşattığını gösteriyor.”

Törenin bu değerleri öne çıkarmasının çok kıymetli olduğunu belirten Kılıç, “Bu organizasyonlar toplumun vicdanına ayna tutuyor” diyerek emeği geçenleri tebrik etti.

Üstün: “Bu yıl katılım en yoğundu, bu bile başlı başına bir mesaj”

Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkan Danışmanı ve eski Gümüşhane Milletvekili Feramuz Üstün, konuşmasını yaparken salonda gecenin geç saatine rağmen doluluk yaşandığını vurguladı:

“Altıncısını düzenliyoruz, hemen hepsine katıldım. Bu yılki yoğunluk, toplum olarak merhamete ne kadar ihtiyaç duyduğumuzu gösteriyor.”

Konuşmasını şu dilekle tamamladı:

“İnşallah herkesin kalbi merhametle dolsun. Hep birlikte huzurlu bir geleceğe kavuşalım.”

Öztürk: “Bu tören, kamuoyuna vicdanı yeniden hatırlatıyor”

Sözcü Gazetesi Ankara Temsilcisi ve usta gazeteci Saygı Öztürk, törende yaptığı değerlendirmede medyanın temel sorumluluğuna dikkat çekti:

“Bugün buradaki hikâyeler, medyada daha fazla yer bulmalı. Çünkü kamuoyunun ihtiyacı olan şey; iyiliği görmek, vicdanı hatırlamak.”

Öztürk, ödül alan hikâyelerin yalnızca bireysel başarılar olmadığını vurgulayarak şunu ekledi:

“Bu insanlar, yalnızca birer birey değil; topluma örnek olan ışıklardır. Bu ışıkların daha fazla yayılması için medya da üzerine düşeni yapmalıdır.”

Aslan: “Gerçek ödül, bu kavramları yeniden hatırlatanlardır”

ÖZ ORMAN-İŞ Sendikası Genel Başkanı Settar Aslan, ödülünü CUMHA YK Başkanı Seyfi Uzunkök’ten aldı. Konuşmasında geceye ve değerlerine vurgu yaptı:

“Bu gece esas ödülü hak eden CUMHA’dır. Çünkü emek ve merhamet gibi artık eczanede aranan değerleri görünür kıldı.”

Konuşmasını şu şekilde tamamladı:

“Türkiye’nin doğasını, ormanını, yeşilini koruyan işçiler adına bu ödülü alıyorum. Herkese teşekkür ederim.”

Nazari: “İyilik ölmesin, barış büyüsün, merhamet yaygınlaşsın”

Uluslararası Ticaret ve Sağlık Turizmi Federasyonu Genel Başkanı Fariba Nazari, törende yaptığı değerlendirmede, yalnızca bireysel değil evrensel bir mesaj verdi.

“İyilik tüm dünyada daralıyor. Bizim görevimiz onu yaşatmak. Merhamet, sadece bir milletin değil, insanlığın ortak sorumluluğudur.”

Konuşmasında törenin örnek davranışları görünür kılmasının önemine de vurgu yaptı:

“Bir çocuk düşerken tutuluyorsa, bir simit paylaşılıyorsa, bir eşeğe sahip çıkılıyorsa, insanlık orada hâlâ nefes alıyor demektir. Amacımız, bu nefesi tüm dünyaya yaymak. Bu program, buna hizmet ediyor.”

Sevgilioğlu: “Merhamet kalbin sesi, emek onun eylemidir”

AK Parti Kastamonu İl Başkanı Ahmet Sevgilioğlu, merhamet ve emeğin yalnızca bireysel değil, toplumsal sorumluluklar zinciriyle anlamlı hale geldiğini ifade etti.

“Merhamet kalpten gelir, emek ise onun dışavurumudur. Biri niyet, diğeri icraattır. Bu tören, işte bu iki değeri birleştiriyor.”

İsrail’in saldırganlığı ve Orta Doğu’daki insanlık krizlerine de değinen Sevgilioğlu, merhametin sadece içeride değil, dış politikada da yol gösterici olması gerektiğini vurguladı:

“İçinde yaşadığımız coğrafyada merhamete en çok ihtiyaç duyduğumuz zamandayız. Devletimiz güçlü duruyor ama milletimizin merhametli ruhu bu direnişin en asil parçasıdır.”

Koca: “Merhamet ve vicdan yeni nesillere bırakacağımız en kıymetli mirastır”

Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği Genel Başkanı Cahit Koca, konuşmasında iyiliğin doğrudan karşılık beklenmeden yapılması gerektiğini vurguladı:

“İyilik yap denize at, balık bilmezse Halik bilir. Biz bu anlayışla büyüdük. Bugün burada bu felsefenin vücut bulmuş hâlini görüyoruz.”

Yeni nesillere bırakılması gereken en önemli mirasın vicdan ve merhamet olduğunu belirten Koca, şu ifadeleri kullandı:

“Bir toplumun ayakta kalabilmesi için önce merhametli bireyler yetiştirmesi gerekir. Bu organizasyon, işte tam da buna hizmet ediyor.”

Aydın: “Biz gözyaşı medeniyetinin insanlarıyız, merhamet bize bunu hatırlatır”

Kastamonu Üniversitesi eski rektörü Prof. Dr. Seyit Aydın, Merhamet ve Emek Ödül Töreni’ne katıldıktan sonra yaptığı değerlendirmede organizasyonun yalnızca bir etkinlik değil, topluma yön veren bir bilinç hareketi olduğunu vurguladı. Cumhur Haber Ajansı ve Seyfi Uzunkök’ün bu alandaki çabasını “mühim bir hatırlatma görevi” olarak tanımlayan Aydın, şu ifadeleri kullandı:

“Merhamet deyince akla gözyaşı gelir. Çünkü biz gözyaşı medeniyetinin insanlarıyız. Bu program, oturanları ağlattı, izleyenleri duygulandırdı. Ağlamak da bir fazilettir.”

Altıncısı düzenlenen ödül töreninin küçük bir damla gibi başladığını ama artık geniş bir etkiye dönüştüğünü belirten Aydın, “Mükâfat sahiplerini mükemmel şekilde seçmişlerdi. Bu programların devamı, toplumun vicdanını diri tutmak adına elzemdir” dedi.

Özdemir: “Merhamet bir kuşaktan diğerine taşınmalı”

MNS Siyasi Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Ceyhun Manas Özdemir, ödülünü teslim alırken kısa ama etkili bir mesaj verdi:

“Gençlerimiz, bir önceki kuşaktan aldığı merhamet ve emeği yeni kuşaklara taşımalı. Bu, bunun başlangıcı olsun.”

Ünsal Group: “Vekâleten alınan ama yürekten hissedilen bir ödül”

CUMHA Genel Müdürü Can Uzunkök tarafından takdim edilen ödülü, Fatih Bey şu sözlerle teslim aldı:

“Bu ödülü, Ünsal Grup Yönetim Kurulu Başkanı ve merhametli bir iş insanı, merhametli bir baba olan Orhan Ünsal adına alıyorum. Teşekkür ederim.”

Batak: “Bu ödül, sorumluluğu da beraberinde getiriyor”

Parlamento Muhabirleri Derneği Başkanı Kemal Aktaş tarafından takdim edilen ödülü alan Özen Gömlek temsilcisi Mustafa Batak, konuşmasında gençlere örnek olmak istediklerini belirtti:

“Bu ödül bize sorumluluk yüklüyor. Türkiye’de güzel işler yapmaya devam edeceğim.”

Binicioğlu: “Ne mutlu merhametli olana”

Sevgin Kimya Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Onur Binicioğlu, törende duygusal bir vurgu yaptı:

“Allah düşmanın bile başına vermesin diyebilen bir milletin evladı olmak büyük onur. Ne mutlu Türk’üm diyene, ne mutlu merhametli olana.”

Etkinlikte yer alamayan birçok isim ise gönderdikleri telgraflarla hem CUMHA’nın yayın çizgisine hem de törenin ruhuna dair anlamlı mesajlar iletti. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, törenin başarılı geçmesi temennisinde bulunarak ödül alanları ve organizasyonu kutladı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, toplumsal vicdanı ve dayanışmayı yücelten bu anlamlı geceyi takdir ettiğini belirtti. İçişleri Bakan Yardımcısı Bülent Turan, gerçek kahramanların onurlandırıldığı bu organizasyonu huzur ve güven dileğiyle selamladı.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Taşcıer, ödül alan basın emekçilerini ve CUMHA Ankara Temsilcisi Serdar Nalcı’yı özel olarak kutladı. Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Doğan Bekin, etkinliğin hayırlara vesile olmasını dileyerek katılamadığı için üzüntüsünü iletti. DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Sadullah Ergin, organizasyonu tebrik ederken, bir diğer DEVA yöneticisi Cem Avşar ise CUMHA’nın ilkeli ve tarafsız yayın politikasını takdir ettiğini, merhamet ve emek gibi değerlere dair farkındalık oluşturulmasını çok kıymetli bulduğunu ifade etti.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Özgür Karabat, organizasyonu ve katılımcıları selamlarken; İYİ Parti Ekonomi Politikaları Başkanı Erhan Usta, yurtdışında olması nedeniyle katılamadığını ancak kalben desteklediğini belirtti. İYİ Parti Grup Başkanvekili Mehmet Satuk Buğra Kavuncu, böyle anlamlı bir törenin merhamet gibi kavramları yaşattığını vurguladı.

AK Parti Giresun Milletvekili Prof. Dr. Nazım Elmas, törenin toplumun gerçek kahramanlarını onurlandırması nedeniyle tüm katılımcılara selamlarını iletti. TBMM Başkanlık Divanı Üyesi Elvan Işık Gezmiş, “özgür basınının etkili temsilcilerinden CUMHA’nın kıymetli emekçilerini ve ödül alanları kutluyorum” dedi. İYİ Parti Denizli Milletvekili Yasin Öztürk, programın başarılı geçmesini temenni ettiğini belirtti.

CHP Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunç, organizasyona emek verenleri ve ödül alanları selamladı. Ak Parti İstanbul Milletvekili Av. Serkan Bayram, törenin toplumsal duyarlılığa katkı sunduğunu vurguladı. CHP Gaziantep Milletvekili Av. Hasan Öztürkmen, CUMHA’yı ve basın mensuplarını Atatürk’ün “Basın bir mekteptir” sözleriyle anarak kutladı.

İYİ Parti Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan, başka bir program nedeniyle katılamadığını belirterek organizasyon ekibini tebrik etti. CHP Kocaeli Milletvekili Nail Çiler, CUMHA Genel Müdürü Can Uzunkök’e ve tüm emeği geçenlere selam gönderdi. AK Parti İstanbul Milletvekili İsmail Erdem ve CHP İstanbul Milletvekili Yüksel Mansur Kılınç da mesajlarında bu özel organizasyonu kutlayarak ödül alanları saygıyla selamladı.

Kaynak: CUMHA – CUMHUR HABER AJANSI

Benzer Haberler