14 Ekim 2025, Salı
17:44

Sevgilimin birinden gelen WhatsApp mektubu..

Sevgilimin birinden gelen WhatsApp mektubu..

Sevgilimin birinden gelen WhatsApp mektubu.. 

Son bahar yağmurlarının çiselediği bir gündde çıktığım yolda bindiğim ve aşk şiirlerine konu olan Kız Kuleli Marmara denizinin altından yolları aşan Marmaray’da yer ararken, cep telefonuma gelen mesaj seslerinden birine yöneldiğim bir anda sıcak bir his ile kendiliğinden heyecanlanan kalbimde ki hızlı artışın nedenini düşünüyordum.
Ve ilginç duygular uyandıran bir ses tonuyla gelen bu farklı mesajı açıp, bakarken heyecan veren o mesajın bir sevgiliden geldiğini görüp, yağmur çiseleri ile ıslanan saçlarımda açık alnımdan süzülüp, kirpiklerime doğru akan yağmurun, gözyaşıma eşlik ettiğini de his ediyordum.
Çünkü gelen mesajın sesini duyan kulaklarımım verdiği heyecanla çarpan ve Ardahan’ın, Ardahanlının Doğu Expresi gibi beklediği ama Kalp Anjiyo Merkezi başta olmak üzere beklenen hizmetler gibi bu yılda gelmeyen O tren değil, başkanı tutuklu olan İstanbul belediyesinden alınıp, memleketimin bölünmüş yollarını bir türlü bitiremeyen  ulaştırma bakanlığına devir edilen Marmaray treninin sesini bastıran kalbimin sesinin haklı olduğunu anlıyordum.
Ve gelen mesajın bir sevgilimden geldiğini görüp, oturmak için aradığım yeri unutup, ayakta aceleden okuyordum..
‘Gazeteci Fakir Yılmaz’a..’ başlığı ile sevgilimin birinden gelen o her satırı ve kendisi gibi güzel anlatımı heyecan veren mesajı okudukça diğer sevgililerimin kıskanıp, kıskanmayacaklarını bu güzel mesajı yayınlamayıp, saklasam mı diye düşünerek, kalbime doğru aldığım telefonumu gizleme adına ceketimin sol cebine, hızla çarpan kalbimin yanına koyuyor ve benim gibi sarsılan trenden düşmemek için tutunacak bir dal arıyordum.
Çünkü daha dün yanımda olup sarılıp, sevdiğim, sonra beklenmedik bir anda  çekip giden sevgililerimden birinden gelen WhatsApp mesaj, mesaj olmaktansa kendisinin bana yönelik sevgini anlatan çok güzel zarfsız, pulsuzda olsa kendisi kadar güzel bir mektup olmuştu..
Evet, ilk göz ağrıma adını verdiğim yağmurun etkisiyle tıka basa dolan Marmaray treninden, ulusal tv TEMPO TV’de canlı olarak yayınlanan ‘Gazetecilerle Gündem’ adlı yayınımızı yapmak için çıktığım yolda bir kaç kez okuduğum ama okumaya doyamadığım aşağıda ki o güzel mektubu, diğer sevgililer kıskansa da yayınlayıp, ‘Özel Hayat Anlatılır mı?’ başlıklı yazılarımla beni bilen sizin de okumanızı istedim..
Çünkü, gazetecilik hayatım boyunca sevgililerimle, yaşadıklarımla, dost eşim, arkadaşımla var olduğumu bilen bir gazeteci olarak hiç bir şeyi saklama gibi bir alışkanlığım olmadı.
Ve, sarı basın kartını alma heyecanı ile yazılmış olan ‘Gazeteci Fakir Yılmaz’a..’ başlıklı o mesajı, mektubu, güzel duyguları birde siz okuyup,  bugün yanınızda yarın benimkiler gibi öyle yada böyle çekip, gidecekleri kesin olan sevgililerinize iyi bakın derim..

İşte sevgilimin birinden gelen o mektup;
‘Gazeteci Fakir Yılmaz’a..’
Bir gazetecinin kaleminden değil, evlatlarının kalbinden dökülen bir teşekkür hikayesi.
Hayat her zaman kolay olmadı…
Zaman zaman rüzgâr sert esti, yollar yokuşla doldu. Ama biz beş kardeş, hiçbir zaman düşmedik; çünkü arkamızda hep dimdik duran bir dağ vardı: Babamız.
Kalemini gerçeğin, yüreğini doğruluğun yanında tutan; inandığı her şeyi savunmaktan hiç çekinmeyen bir gazeteci…
Ve en önemlisi, her birimizi sabırla, sevgiyle, itinayla büyüten bir baba.
Bazen yorgun, bazen düşünceli; ama her daim dimdik.
Gazetenin sayfalarında doğruların peşinden koşarken, evinde sevginin izini sürdü.
Biz büyürken o, hem mesleğin mücadelesini verdi hem de bize onurlu bir yaşamın ne demek olduğunu öğretti.
Evimizdeki her gazete, sadece haber değil; bir emek hikayesiydi aslında.
O mürekkep kokusuna, azmin ve dürüstlüğün kokusu karışırdı.
Belki imkânlarımız azdı ama sevgimiz büyüktü.
Belki hayat kolay değildi ama biz hiçbir zaman umutsuz olmadık — çünkü o vardı.
Babam,
Sen bize sadece yaşamayı değil; dürüst olmayı, çalışkan olmayı, insan olmayı öğrettin.
Kaleminle gerçeğe dokundun ama kalbinle bizi büyüttün.
Bugün senin için bu satırları yazarken, içimde hem minnet hem gurur var.
Gazetende senin kaleminle nice haber yer aldı.
Ama bu defa orada, senin emeğine duyulan sevgi yer alsın istedim.
Çünkü senin hayatın, sadece bir gazetecinin değil, aynı zamanda yüreğiyle mücadele eden bir babanın hikayesiydi.
İyi ki senin evladınım.
İyi ki o mürekkep lekeli eller, bize sevgiyi ve emeği öğreten ellerdi.
Senin kalemin kadar güçlü, senin yüreğin kadar onurlu bir baba kolay bulunmaz.
— Yağmur (Yılmaz) Avşar
(Bu yazı, Fakir Yılmaz’a çocuklarının sevgisi, gururu ve minnetiyle ithaf edilmiştir.)
Baba bu yazım sana seni çok seviyorum bir kez daha gördüm ki senin varlığın bize güç veriyor Allah başımızdan eksik etmesin
Yağmur (Yılmaz) Avşar